Yazar: Gülşah Karaş
Editör: İpek Çakmak
Görsel Tasarımı: Pelin Nur Karabay

Göztepe’yle Erenköy arasındaki ara sokaklardan birinde yeterince kaybolursanız bulabileceğiniz, kapısında gerçek boyutlu iki zürafa heykeliyle ziyaretçilerini selamlayan büyülü bir yer var. Burası İstanbul Oyuncak Müzesi. Müzenin içinde oyuncakları kadar, belki de onlardan çok daha kıymetli bir şey var. Düşünülmek üzere bırakılmış bir soru. Aslında kimse size doğrudan bu soruyu sormuyor; ancak siz müzeden çıkarken kendinizi bu soruyla baş başa buluyorsunuz. Bu sorudan hemen önce müzenin sorduğu ve cevapladığı başka sorularımız var.

Birinci Dünya Savaşı hangi tarihte başlamıştı? 1914 mü, hayır. Yanılıyorsunuz. Birinci Dünya Savaşı, savaşın bilinen tarihinden tam sekiz yıl önce başlamıştı. Hitler’in savaştan sekiz yıl önce dağıtımını sağladığı asker oyuncaklarıyla oynayan çocuklar, daha sonra o savaşın askerleri oldular.

Ya ilk uzay yolculuğu? Neden uzaya çıkan ilk insanlar başka milletlerden değil de ABD’dendi? Teknik cevapları bir kenara bırakın. Uzaya çıkan ilk insanlar uzay oyuncaklarıyla oynayan ilk ülkenin ve neslin üyeleri…

Bugün çocukların hayallerini neyle beslediğimiz yarın kaderimizi belirliyor. Peki biz nelerle oynadık? Geleceği belirleyenlerin hayal gücü neyle beslendi? İşte bize bırakılan sorular bunlar. 

Bizler bebeklerle, arabalarla büyüdük. Dün Barbie’leri süslerken bugün ayna karşısında kendimizi güzelleştirme uğraşına kapıldık. Dün en güzel oyuncak arabaların sahibi olmaya çalışırken bugün gerçeklerini almak için çabalıyoruz.

Gerçek şu ki biz bu oyuncakları alırken gördüğümüzü istedik, o kadar. Piyasa bizim adımıza oyuncakları ve dolaylı yoldan oyunu seçti.

Bugün de çocukların ellerinde bebekler, arabalar; bizlerin de oynadığı şeyler var. Ancak artık oyuncaklardan çok daha etkili ve çok daha canlı faktörlerle çevriliyiz: animasyonlar, filmler, diziler, sosyal medya. En sevdiği süper kahraman filmini izlerken, sosyal medya fenomenlerini örnek alırken ya da annesine yalvar yakar aldırdığı oyuncaklarla oynarken geleceği şekillendiren milyonlarca çocuk…

 Üzerinden yüzyıldan fazla geçse de aynı düzen devam ediyor. 

 Biz oyun oynarken birileri yarını oynuyor.