Rus Avangartları
Editör: Arda Demirkale, Reyyan Çulcu
Avrupa modernizminin gelişmesinde oldukça kısa ömürlü iki akım vardı. Bunlar İtalya’daki ‘fütürizm’ ve Rusya’daki ‘konstrüktivizm’di. İki dünya savaşı arasında, bu yenilikçi iki akım uzun soluklu tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Sanat anlayışları birbirine oldukça yakın olan bu iki akımın aydınları, siyasal görüşleri söz konusu olduğunda apayrı uçlara sürüklenmişlerdir. Rusya’daki konstrüktivizmi ve akımın alt yapısını hazırlayan avangart sanatçılarını anlamak için, öncelikte İtalya’daki fütürizme kısaca bir göz atalım. En basit haliyle fütürizm; sürekliliği, değişkenliği ve haraketliliği savunan bir akımdır. Fütürizm akımının oluşumu ve ilk evresinde önemli bir yere sahip olan Flippo Marinetti’ye göre ise fütürizm (gelecek), hızın kendisi ve dinamikti. Fütüristlerin kendileri için yaptıkları tanım ile öteki tanım arasındaki ruhun farkını hissetmemek mümkün değil. İtalya’nın 19. yüzyıl boyunca Avrupa’nın diğer ülkelerindeki gelişmeleri yakalayamamış olmasına duyulan tepkiden kaynaklı bir saldırganlık ve sabırsızlık içinde olan fütüristlerin ateşli söylemlerinden de anlaşılacağı üzere, fütürizm radikal bir akımdır.
Marinetti, güçlü bir şekilde İtalyan kültür ve mimarisinin yaşlılığın durağanlığını yaşadığına inanıyordu. Bu noktada Rus avangartları da benzer söylemler dile getirdi. Peki onlar avangart sanatçı yapan neydi? Avangart sanatçılar; yeniye duydukları heyecan, eskiye karşı duruştan, çıkardıkları deneysel projeleri ve yenilikçi yaklaşımlarıyla avangarttılar. Rus avangartları, Marinetti’yi kabul etmeseler de İtalyan fütürizmine ait bazı parolaları kullandılar. Rus avangartlarının cesaret, başkaldırma, dinamik adımlar ve hızın güzelliği gibi parolaları kullanmaları bu görüşü destekler niteliktedir. Avangart sanatçı grubunun aktif üyelerinden biri olan Ossip Brik: “Eski bir tabloya hayran olmak, duyarlılığımızı ölülerin küllerinin konduğu bir şişeye tıkmak anlamına gelmektedir.” diye yazıyor. İki söylemde de benzer ruhun olduğunu söyleyebiliriz. Bir örnekle açıklamak gerekirse; konstrüktivizm, fütürizm akımının bir varyasyonudur. Fakat bu başkalaşma tıpkı suyun sıvı fazından gaz fazına geçmesi gibidir. Temel ilkeleri aynı olmakla beraber fiziksel boyutu değişim geçirmiştir.
Gabo ve Pevsner 5 Ağutos 1920 tarihinde Moskova’da, ileride ‘Konstrüktivizm Manifestosu ‘ olarak nitelendirilecek olan ‘Realizm Manifestosu’nu yayımladılar. Bu tarih öncesine kadar Rus avangart sanatçıları, Rus fütüristleri olarak geçmekteydi. Konstrüktivizm böylece Rus avangart akımının daha özgün bir terimi olarak, fütürizmin yerini almaya başlamıştır. Estetikten uzak duran konstrüktivistler tam da konstrüktivizm fikrinden mantıksal olarak türeyen yeni bir amacı, yararlılık amacını kabul etmişlerdir. Sanat ve üretim süreçlerinin birbirine kaynamasıdır. Bu dönemde üretilen üç boyutlu, heykelsi nesneler genel olarak temel biçimsel öğelere indirgenmiş geometrik bir sadelik taşımaya başlamış ve dönemin teknolojisinin el verdiği ölçüde gerçekleştirilmiştir. Modem Sovyet mimarisinin alt yapısını hazırlayan da bu sanat ortamından çıkan ressam ve heykeltıraşlardır. Sanat ortamı mimarinin 10 sene ilerisinden gitmektedir. Modern Sovyet mimarisinin ortaya çıkışını ifade eden ilk eser III. Enternasyonal Anıtı, Vladimir Tatlin tarafından tasarlanmıştı ve kendisi mimar değildi. O dönemde dünya çapında görülebilecek en devrimci proje. Yapı sarmal biçiminde tasarlanmış, dört yüz metre yüksekliğinde düşünülmüştü. Toplantılara lokal olarak hizmet verebilecek mekanların kendi eksenlerinde farklı ritimler eşliğinde döneceği şekilde planlanmıştı. Bu eserle Paris’teki Eyfel Kulesi’ne atıfta bulunuluyordu. Yükseklik olarak Eyfel Kulesi’nden daha yüksek aynı zamanda toplantılara hizmet vermesi açısından da daha fonksiyoneldi. Fakat Rusya’da dönemin maddi koşulları projenin gerçekleştirilmesine engel olmuştu.
Victor kardeşler, Leonidov, Alexandre, Vesnine; Moize Guhtzbourg ve daha birçok meslektaşıyla birlikte Çağdaş Mimarlar Derneği’ni kurdular. Leonidov, öncesinde saydığımız üç mimardan çok daha avangarttı. Metalik ajurlu öğeler, ‘uzaysal yapılan’ öngören şebekeler ve örtüler, yere bağlanan metal germe aletler çiziyordu. 1927 yılında tasarladığı Lenin Enstitüsü projesi birçok öğrenin desteksiz, havada sallandığı, dinamik gerilimli bir yapıydı. Centrosoyouz için hazırladığı proje de Marsilya’daki konut birimini haber veriyordu. Döneminin ötesinde çalışmalar yapan Leonidov, Stalin iktidarında sabotajla suçlanarak pasifize edilmişti. Diğer modern mimarlar da teker teker bertaraf edildi.
Rus konstrüktivizmi tüm alanlarda görülen bir avangart sanattı ve Ekim Devrimi’nden doğmamıştır. Devrimden önce ortaya çıkmış, mimari boyutta düşünsel açıdan alt yapısını bu alandaki sanatçılardan hazırlamıştır. İkinci Dünya Savaşı ve ardındaki Soğuk Savaş dönemi konstrüktivizmin kaybolmasına neden olur. Sın olarak: Avangart sanatçılara ne oldu? 20. yüzyıl sonlarına uzanan Soğuk Savaş döneminde Sovyet reel komünizmi ile Amerikan anti-kominizmi el birliğiyle Rus avangardını yok sayarlar. Avangart sanatçıların çağdaş simülasyonları kendilerine mâl ettikleri bir ütopyayı taklit etmekle kalmazlar onu tam karşıtı bir gerçekliğe yedirerek imha ederler.