Tutunmam LazımYazar: edalalEditör: Aslı AkbaşTasarım: Aslı Akbaş Nedir bilmiyorum içine çeken beni Babamla alakalı rüyalar görüyorum dün geceden beri Uyansamda terk etmiyor izleri beni Oynatıyor beni aynı bir kuklanın ipleri gibi Tutunuyor bana aynı senin anlattığın gibi Dikiş izlerini hissediyorum omuzlarımda, göğsümde Boğazımda hissediyorum konuşurken onun hakkında Bırakamadı gitti bi ipleri Tutunamayanlardan olmak isterdim ben ki Bıraksın bu kabuslar peşimi Babamla alakalı rüyalar görüyorum doğduğumdan beri ...
Varoluşçu PsikoterapiYazar: Hümeyra CivelekEditör: Aslı AkbaşTasarım: Bediha Kellecioğlu Varoluş ve Psikiyatri, Engin Geçtan’ın uzmanlık alanı olan psikiyatri disiplini çerçevesinde yazdığı, şimdilerde birer klasik haline gelmiş olan dört kitabından (Normaldışı Davranışlar, İnsan Olmak, Psikanaliz ve Sonrası, Varoluş vePsikiyatri)sonuncusu. İki ana bölümden oluşan eser yalnızca psikoloji alanındakileri değil, meslek dışından olan okurları da kendisine çekecek bir yalınlığına ve anlatım zenginliğine sahip. Kitabın birinci bölümünde Freud’dan başlayarak psikanalizi kuram ve yöntem açısından özetleyen Geçtan, varoluşçu felsefenin psikiyatriyle buluşmasının İkinci Dünya Savaşı sonlarına rastladığını ifade eder.1 “Aslında...
Kalamaz Ki ZincirsizYazar: Samet TamerEditör: Aslı AkbaşFotoğraf Kaydı: Esra Solmaz Zincirleri vardı her insanın. Hiçbir zaman ayrı kalamadığı, hiçbir zaman ayrı kalmayı istemediği. Zincirleriydi insanın; onsuz yapamadığı, onunla da olamadığı. Kendini bağlayan zincirler olduğunu bile bile hep birlikte kaldığı. Rahatlıyordu insan gerildikçe bu zincirler, gerim gerim gerildikçe. Bırakıyordu kendini kollarına zincirlerin. Fark etmiyordu ama kendinden de bırakıyordu onlara, kendini de alıyordu onlardan. Ne var ki ister incecik ipten olsun ister kalın mı kalın çelikten, zincirler fark etmez. Bir gün gelir artık ömürleri...
Uyku PortresiYazar: Alper Yiğit ŞengönülEditör: Aslı AkbaşFotoğraf Kaydı: Saadet Atmaca Uykuya daldı. Bir süredir kafasını dolduran anlamlandıramadığı düşünce bulutu uykusunu zehre çevirmeye başladı. Bir süredir kafasında bu esrarengiz bulut yer kaplıyordu. Ama uykusunda ilk defa buna bu kadar yoğun bir şekilde maruz kaldı. Dayanamayıp fırladı yatağından. Garip şekilde ışığın zerresinin olmadığı şehre bakarken neye uğradığına şaşırdı. Hiç böyle görmemişti şehri. Cam kenarına oturdu üzerine bir yorgan alarak. Düşen kar tanelerinin birbiriyle olan dansını izlerken dalıyordu. Düşündü. Üniversiteye yeni başlamış, tek başına yaşayan,...