HOUSE

HouseYazar: Aslı AkbaşEditör: Elif BaşerTasarım: Sevde Gülnisa Meydancı HOUSE I was looking out the window when I realized, there was an angry face looking at me And telling me that I ruined my life I always do My steps were coming back to me And throwing me to the first decisions of my life Whether to walk or lay Laugh or cry Whether to die or stay I listened every voice coming from the roof Imagining the sky was shining up there And glazing my shiny walls So that everybody would know I...

Kırmızı Ev

Kırmızı EvYazar: Kayra MertEditör: Beyza ÖzTasarım: Selen Günay Sessiz sakin Crowe Sokağı’nın üzerine devasa bir gölge gibi eğiliyor 4 numara. Çoğu zaman varlığı belirsiz, sessiz ve sonsuz bir bekleyişte. Sadece bekliyor 4 numara; bekliyor, izliyor, zamana tanıklık ediyor. Sokağın diğer ucundaki kiraz ağacı yapraklarını döküyor, 12 numaranın küçük kızı ilk kardan adamını yapıyor, Smith ailesi pikniğe gidiyor, çocuklar çiçekten taçlar yapıyor ve mahalle su savaşından gelen neşeli çığlıklara boğuluyor.  Yorgun, yaşlı karga terk edilmiş evin çatısına konarken bir anlığına dökülen sıvadan...

Bir Zamanlar Beyoğlu’nda

Bir Zamanlar Beyoğlu’ndaYazar: Ülkem KaraEditör: Neris YavuzTasarım: Ebru Gül anlattığın tüm hikayeler toplanıp beni teselli eder senin gerçekliğinde bir daha karşılık bulamaz benliğim benim civarımda sen hep kayıpsın nereye bakarsam bakayım, ıssız ülkem artık gözyaşlarımın izin verdiği kadar özgür ya da vicdansızsın bil ki, rüyalarımdan hiç çıkmadı altında adının yazdığı ucuz hikayemiz sen olmadan bazı gecelerden kaçamadım gözünde eğreti ruhumun, kollarımda bıraktığı izler ne kadar uğraşsam da geçmedi ve sensizlikte bile sen varken gidişin beni üzmedi bir zamanlar Beyoğlu’nda bize ait olanlar yitip giden anılar olarak kaldılar şimdi sana dair her anı merak eder nereye gittiysen,...

Göğün Seyirliği

Göğün SeyirliğiYazar: Elif Şule KayaEditör: Aslı Akbaşfotoğraf Kaydı: Neris Yavuz İşte paydos. Özenle bağlanmış boyun bağı Koptu sonunda zamanın kanı akmış masadan Şimdi devin karnından çıkma vakti, Vur kendini iki devin arasına Kaldır çeneni kopacakmış gibi boynundan Bak işte orada, Mavi bir leke. Tanıdık mı geldi hikaye? Azap bahsi mucizenin kalbinde; Boyunlarında halkalar, Önlerinde bir set, Arkalarında bir set, Artık göremezler! Fakat ah Karadeniz! Yaşamak sende coşmuş Durup bakmak bile ibadet olmuş. Geceden başlar göğün seyirliği, Doluşur yipil yipil süt lekeleri Zifiri sessizliğe ve karanlığa. Sonra Ay’ın annesi tutar elinden, “Şimdi Güneş’in oyun vakti.” Çaba istemez burada görünmek için mavi, Aksine gayet şîvekâr dolar...

Yıldızlarası

YıldızlarasıYazar: Berke ÖzkanEditör: Beyza ÖzTasarım: Derya Tepe Yıldızlar, ışıl ışıllar demiştin, O gece yıldızlar, bizim için oradalardı, O gece bizi izleyen, aslında yıldızlardı. Baksana, dalgalar durur oldu adeta demiştin, O gece dalgalar, bana inat yok oldular, Öyle hikayeydi ki bizimkisi, Atlasam da boğulmayacağımı anladılar. Halbuki ilkbahar, ağaçlar yaprak döker oldular demiştin, O gece ağaçlar, bize ağladılar. Bu hikayenin, bir gün biteceğini anladılar. Senle zaman, durur oldu adeta demiştin, Durmuştu dünya, istemişti uzatmak geceyi, Zaman, bir lastik gibi uzamamıştı henüz. Dinliyorlardı yanıtımı, Titreyen elleriyle, Hazır oldaki bir asker gibi dümdüz. Gece sessiz, Denizler susuz, Ağaçlar yorgun, Bense bilgin, bense bilgin. “Ah güzelim, Ben...

Tutunmam Lazım

Tutunmam LazımYazar: edalalEditör: Aslı AkbaşTasarım: Aslı Akbaş Nedir bilmiyorum içine çeken beni Babamla alakalı rüyalar görüyorum dün geceden beri Uyansamda terk etmiyor izleri beni Oynatıyor beni aynı bir kuklanın ipleri gibi Tutunuyor bana aynı senin anlattığın gibi Dikiş izlerini hissediyorum omuzlarımda, göğsümde Boğazımda hissediyorum konuşurken onun hakkında Bırakamadı gitti bi ipleri Tutunamayanlardan olmak isterdim ben ki Bıraksın bu kabuslar peşimi Babamla alakalı rüyalar görüyorum doğduğumdan beri ...

Varoluşçu Psikoterapi

Varoluşçu PsikoterapiYazar: Hümeyra CivelekEditör: Aslı AkbaşTasarım: Bediha Kellecioğlu Varoluş ve Psikiyatri, Engin Geçtan’ın uzmanlık alanı olan psikiyatri disiplini çerçevesinde yazdığı, şimdilerde birer klasik haline gelmiş olan dört kitabından (Normaldışı Davranışlar, İnsan Olmak, Psikanaliz ve Sonrası, Varoluş vePsikiyatri)sonuncusu. İki ana bölümden oluşan eser yalnızca psikoloji alanındakileri değil, meslek dışından olan okurları da kendisine çekecek bir yalınlığına ve anlatım zenginliğine sahip. Kitabın birinci bölümünde Freud’dan başlayarak psikanalizi kuram ve yöntem açısından özetleyen Geçtan, varoluşçu felsefenin psikiyatriyle buluşmasının İkinci Dünya Savaşı sonlarına rastladığını ifade eder.1 “Aslında...

Kalamaz Ki Zincirsiz

Kalamaz Ki ZincirsizYazar: Samet TamerEditör: Aslı AkbaşFotoğraf Kaydı: Esra Solmaz Zincirleri vardı her insanın. Hiçbir zaman ayrı kalamadığı, hiçbir zaman ayrı kalmayı istemediği. Zincirleriydi insanın; onsuz yapamadığı, onunla da olamadığı. Kendini bağlayan zincirler olduğunu bile bile hep birlikte kaldığı. Rahatlıyordu insan gerildikçe bu zincirler, gerim gerim gerildikçe. Bırakıyordu kendini kollarına zincirlerin. Fark etmiyordu ama kendinden de bırakıyordu onlara, kendini de alıyordu onlardan. Ne var ki ister incecik ipten olsun ister kalın mı kalın çelikten, zincirler fark etmez. Bir gün gelir artık ömürleri...

Uyku Portresi

Uyku PortresiYazar: Alper Yiğit ŞengönülEditör: Aslı AkbaşFotoğraf Kaydı: Saadet Atmaca Uykuya daldı. Bir süredir kafasını dolduran anlamlandıramadığı düşünce bulutu uykusunu zehre çevirmeye başladı. Bir süredir kafasında bu esrarengiz bulut yer kaplıyordu. Ama uykusunda ilk defa buna bu kadar yoğun bir şekilde maruz kaldı. Dayanamayıp fırladı yatağından. Garip şekilde ışığın zerresinin olmadığı şehre bakarken neye uğradığına şaşırdı. Hiç böyle görmemişti şehri. Cam kenarına oturdu üzerine bir yorgan alarak. Düşen kar tanelerinin birbiriyle olan dansını izlerken dalıyordu. Düşündü. Üniversiteye yeni başlamış, tek başına yaşayan,...

Kaza

KazaYazar: Kayra MertEditör: Beyza ÖzTasarımcı: Aslı Akbaş Adımımı atıyorum, otlar bileğimi kavrıyor ve taban çöküyor. Kendimi buz gibi suların içinde buluyorum. O kadar derindeyim ve o kadar karanlık ki kendi ellerimi bile zar zor görüyorum. Metrelerce üstümdeki buz kütlesinin tabanındaki çatlaktan içeriye ay ışığı sızıyor. Ciğerlerimin patlayacak gibi olduğunu hissediyorum, ellerimi uzatıp yüzeye ulaşmaya çalışıyorum ama çok derindeyim. Nefesimi daha fazla tutamayıp ciğerlerime su çektiğim anda bacağımdaki otlar tekrar devreye giriyor ve kendimi etrafımdaki su kütlesiyle tavandan düşerken buluyorum. Yüz üstü yere çarpıyorum, öksürüp...