YıldızlarasıYazar: Berke ÖzkanEditör: Beyza ÖzTasarım: Derya Tepe Yıldızlar, ışıl ışıllar demiştin, O gece yıldızlar, bizim için oradalardı, O gece bizi izleyen, aslında yıldızlardı. Baksana, dalgalar durur oldu adeta demiştin, O gece dalgalar, bana inat yok oldular, Öyle hikayeydi ki bizimkisi, Atlasam da boğulmayacağımı anladılar. Halbuki ilkbahar, ağaçlar yaprak döker oldular demiştin, O gece ağaçlar, bize ağladılar. Bu hikayenin, bir gün biteceğini anladılar. Senle zaman, durur oldu adeta demiştin, Durmuştu dünya, istemişti uzatmak geceyi, Zaman, bir lastik gibi uzamamıştı henüz. Dinliyorlardı yanıtımı, Titreyen elleriyle, Hazır oldaki bir asker gibi dümdüz. Gece sessiz, Denizler susuz, Ağaçlar yorgun, Bense bilgin, bense bilgin. “Ah güzelim, Ben...
Çok Mu Abartıyorduk Acaba?Yazar: Samet TamerEditör: Beyza ÖzTasarımcı: Derya Tepe Yürüyorduk, yine konuşarak yürüyorduk. Ne zaman yürümeye başlasak zihnimiz açılır, konuşmadan edemezdik. Hem de o gün konuşmamız gereken şeyler vardı, birbirimize anlatmamız gereken bir ton şey vardı. Anlattıkça işin içinden çıkamıyorduk, bir o tarafından bakıyorduk bir bu tarafından. Yaşadığımız dakikalarının etkisinden çıkamamıştık. Neden söylenmişti o söz, neden yapılmıştı o hareket, nasıl bu duruma gelinmişti, nedenler nasıllar… Açıklamaya çalıştıkça anlamaya çabaladıkça daha da büyüyordu gözümüzde yaşadıklarımız. Sanki az önce çok fazla şey...
KendimeYazar: Derya TepeEditör: Beyza ÖzTasarımcı: Sümeyra Koçyiğit Duygularımın silsilesi içinde yüzüme vurup duran bir hayat akışı içinde bir yaş daha aldım, acının ve sağlığın ne kadar fiziksel ne kadar duygusal olduğunu artık kavrayamıyorum. İç içe geçen yorgunluklarım da tıpkı yapılması gereken sorumluluklar gibi, ne kadarını ben kendime ödev ediniyorum ne kadarını çevrem benden istiyor bilmiyorum. Yirmi ikinci yaşımın ilk gününde omuzlarımda sevgisinin ve çantamın ağırlığıyla sokaklarda yürüyorum. Başkaları okusun diye değil, hatta ben bile sonradan geriye dönüp okumak için değil, sadece...
RasaYazar: Kayra MertEditör: Beyza ÖzTasarımcı: Derya tepe Oğlan uyandı. Onu uyandıran şey göz kapaklarını delip geçercesine parlak olan ışık değil, çırılçıplak vücudunu titreten soğuktu. Canı acıyordu. Beyaz ışık kapalı gözlerini bile yakıyor, diken gibi batan soğuk bu narin bedeni parçalıyordu. Oğlan, sonsuzluk gibi hissettiren bir süre boyunca sadece yattı. Ve tüm bu zamanda etrafında hiçbir şey değişmedi. Etrafındaki mutlak sessizlik varlığını korudu, yattığı soğuk taş zemin bir derece bile ısınmadı, rüzgar esmedi. Ve sonra, ne yaptığının farkında bile olmadan, oğlan doğruldu. Sanki şimdiye kadar hiç...