İnsanlar sosyal canlılardır. Bin yıllardır bir grubun bir parçası olmuşuzdur ve diğer insanlarla iletişim kurmuşuzdur. Bu ortak yaşam ve iletişim dönemin ihtiyaçlarına göre değişmiştir. Günümüzden binlerce yıl önce korunma ve karnımızı doyurma gibi amaçlar güdüyorken günümüzde kültürel etkileşim, onaylanma ihtiyacı, duygularımızı paylaşma gibi amaçlar güdüyoruz. Hem günümüzde hem de binlerce yıl öncesinde, farklı amaç ve teşviklerle olsun insanın daima bir bütünün parçası olmak istemiştir. -Bu yalnızlığı kötülüyormuşum gibi algılanmasın.-
Her bireyin bir gruba katılırken ki amacının farklı olabilir hatta farklıdır. Her bireyin farklı beklentileri ve farklı amaçları oluyor. Bu nedenle eylemleri de farklı oluyor. Fakat eylemleri biçimlendiren ve sınırlayanların yalnızca bunlar olduğunu düşünmüyorum. Çünkü her ne kadar dış dünya ile bağlı olsak da hepimiz kendi kafamızda, dünyamızda yaşıyoruz. Dışarıdan aldığımız bilgiler ve dönütleri kültürümüz, hayata bakış açımız ve bilgi birikimimize dayanarak yorumluyoruz. Bu yorumlama işlemini yaparken de diğer insanlarla etkileşime giriyoruz. Onlardan etkileniyoruz ve onları etkiliyoruz. Bence bu etkileşim ikili ilişkilerimizi şekillendiriyor. Konuşma tarzımız, jest ve mimiklerimiz, kurduğumuz cümleler gibi araçlarla kendi dünyamızı ve karakterimizi dışa vurabiliyor ve insanlarla etkileşime girebiliyoruz. Gruptaki tüm bireylerin birbiriyle etkileşime girmesiyle bireylerin grup içerisindeki yerlerini bulmaya başladıklarını düşünüyorum. Elbette bu uyum ve yerini bulma işi bir anda oluvermiyor. Çünkü insanları birbirini tanıması biraz zaman alır. Belli bir zaman, bu süre gruba ve üyelerine göre değişiklik gösterir, sonra herkes gruptaki yerini bulur aynı kavanozdaki zeytinleri biraz sallayınca hepsinin yerini bulması gibi. Böylece grup en verimli noktasına, zeytinler de en az yer kapladığı noktaya, ulaşıyor. Bu yerini bulma süreci ile insan gruptaki yerini kendisi ve grubu belirliyor. Aynı zamanda grup hiyerarşisini ve üyelerin grup içerindeki yerlerini yapay olarak, kendi koyduğumuz kurallarla belirleyebiliyoruz. Ancak rolleri kendi kurallarımıza göre dağıtsak da gayriresmi olarak herkesin grup içinde kendi edindiği rollere büründüğünü görebiliriz. Grubun resmi tarafında resmi roller, resmi olmayan tarafında resmi olmayan roller etkilidir. Bir basketbol takımında takım kaptanı maçtan önce bellidir ve koçun bazı yetkilerini kullanabilir. Kaptan soyunma odasında takım üyeleri üzerinde etkili olabilir ve genelde soyunma odasında kaptanın sözü dinlenir. Kaptan; maç sırasında takımı taşıyan, sayı yükünü çeken ya da oyunun lideri olan oyuncu olmayabilir. Başka bir oyuncu veya oyuncular bu rollere bürünebilir. İşte bunun gibi durumlarda takımın resmi kaptanı farklı gayriresmi kaptanı farklıdır. Eğer basketbolla biraz aranız varsa bunu siz de fark edebilirsiniz.
Birey sayısının kısıtlı olduğu, küçük grupları düşündük. Ancak bireylerin birbirleriyle doğrudan iletişim kuramadıkları, bir ülkenin halkı gibi, büyük gruplar da var. Günümüzden yüzlerce yıl önce, orta çağ gibi, soyluluk gibi doğuştan sahip olduğumuz statüler daha önemliydi ve toplum içindeki rollerimizi genelde bu statülerimiz belirlerdi. Günümüzde ise kendi kazandığımız meslek gibi statüler önem kazandı ve toplumdaki rolümüzü belirlemeye başladılar. Bir hastanede toplum hasta bakıcıdan hastaları muayene etmesini beklemez. Bu doktorun üstlenmesi gereken bir roldür. Günümüzde internetin hayatımızın önemli bir parçasıdır. Bireyleri ve toplumları birbirine bağlıyor. Telefon ve televizyonun insanları birbirine bağlama konusunda büyük ilerleme kaydetmemizi sağladığını ancak internetin iletişim konusunda insanoğluna çağ atlattığını düşünüyorum. İnternet ile eskisine göre inanılmaz sayıda insanla, inanılmaz hızlarla iletişime ve etkileşime geçebiliyoruz. Bu gelişmenin günümüzde toplumdaki statümüz ve üstlendiğimiz roller üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olduğuna inanıyorum. İnsanlar arsındaki bu büyük bilgi takası toplumun insanlara ya da gruplara yüklediği rolleri değiştirebilir. Bu etkileşim yeni grupların oluşmasın bazılarınınsa yok olmasın neden olabilir. İnternet ile fikirlerinizi, bilgilerinizi ve tecrübelerinizi büyük kitleler ile paylaşabilirsiniz. Bence bu şekilde interneti kullanarak toplumun diğer bireyleriyle doğrudan iletişime geçmeden toplumdaki yerinizi bulabilirsiniz. İnsanların sosyal medyayı bu kadar sık kullanma nedenlerinden birinin bir gruba katılırken olduğu gibi bir grubun parçası olmak, diğer insanlarla iletişime geçmek ve bunları yaparken bazı ihtiyaçlarımızı karşılamak olduğunu düşünüyorum.
İnsanın her zaman sosyal bir canlı olduğunu ve sosyal bir canlı olarak kalacağını düşünüyorum. Her zaman olduğu gibi döneme uyum sağlıyoruz. Dönem göre eylemlerimizin amacı ve sonuçları değişebiliyor ancak temelde özümüz değişmiyor. Bence bu öz bizi insan yapıyor ve hayatta kalmamızı sağlıyor.