Rasa

RasaYazar: Kayra MertEditör: Beyza ÖzTasarımcı: Derya tepe Oğlan uyandı.  Onu uyandıran şey göz kapaklarını delip geçercesine parlak olan ışık değil, çırılçıplak vücudunu titreten soğuktu. Canı acıyordu. Beyaz ışık kapalı gözlerini bile yakıyor, diken gibi batan soğuk bu narin bedeni parçalıyordu.  Oğlan, sonsuzluk gibi hissettiren bir süre boyunca sadece yattı. Ve tüm bu zamanda etrafında hiçbir şey değişmedi. Etrafındaki mutlak sessizlik varlığını korudu, yattığı soğuk taş zemin bir derece bile ısınmadı, rüzgar esmedi.  Ve sonra, ne yaptığının farkında bile olmadan, oğlan doğruldu.  Sanki şimdiye kadar hiç...

Yabancılaşma

YabancılaşmaYazar: Ahmet Deniz DemirEditör: Beyza ÖzTasarımcı: Kevser Oktay Biz şimdi iki yabancı, Yani seninle bir sokakta denk gelsek Uzaktan bir göz göze geliş  Ve dahası yok. Sanki birbirimizi hiç tanımamışız gibi Yan yana geçip gideceğiz. Biz şimdi iki yabancı, Yani birbirimizi hiç görmemişiz gibi… Sen milyonlarca kez duymamışsın seni sevdiğimi; Ben de unutmuş gibi o sarılmalarını, öpmelerini… Biz şimdi iki yabancı, Ellerimiz bizden ayrı hiç buluşmamış. El ele, kol kola yürümemişiz ada sokaklarında, Sahil yollarında ve kimsesiz tren istasyonlarında Belinden tutup kendime çekmemişim seni. Biz şimdi iki yabancı, Yarın da olacağız zaten aynı. Sanki önceden gözlerimi kapatıp Birbirimizi hiç...

Vakitsiz Açan Çiçek

Vakitsiz Açan ÇiçekYazar: Ahmet DeveciEditör: Beyza ÖzTasarımcı: Bediha Kellecioğlu Tatlı bir çocuk ile başlıyor hikayem Ve bu çocuğun kim olduğunu bile bilmeden  Bu kadar kimlik müsveddesi içinde Öylece yaşayıp gidiyorum Tüm bu hatalar, pislikler, Bu eğrilmiş doğrultu benim Ve evet Bilerek üç maymunu oynuyorum.  Tam da bu yüzden Kaybetmekteyim her savaşı Aynadaki yüzüm dahi tiksiniyor şimdi benden Kelimelerim artık hep Daha küçük dilimden Kim bilir beni ben yapan sebep de Bu yüzden yabancılıyor beni Yalnız ölmek fikrinin verdiği cesarete hiç layık olmadım Ve korkuyorum Ya bütün büyü bozulur da Bir gün, birdenbire büyüyüverirse çocuk Ya kendini her şeye geç kalmış...

Engel Olamadığım Bazı Şeyler

Engel Olamadığım Bazı ŞeylerYazar: Sude BayraktepeEditör: beyza ÖzTasarımcı: Efecan Yıldırım Merak etmiyor değilim açıkçası.  Hiç başına geldi mi? Hissettin mi hiç, hissettiklerimi? Tam olarak aynısını hissetmemiz mümkün değil tabii biliyorum ama sana da bir şeyler normal gitmiyormuş gibi gelmiyor mu? Merak ediyorum. Gün normal seyrinde ilerlerken, kendini gündelik rutinin akışına bırakmış bilinçsizce bir şeylerle uğraşıyorken hiç anlamlandıramadığın bir anda kalbin, miden tiksinti dolu bir rahatsızlık hissiyle dolup taştı mı? Sakin bir ruh halinde elini yanağına yaslamış durgun durgun dışarıyı izliyorken zamansızca...

Little Tour to AZERBAIJAN

Little Tour to AZERBAIJANYazar: Behram MammadovEditör: Gizem Köroğlu Dear Friends, Be ready to be brainstormed. Today I will tell you little secrets and information about the lands of fire -Azerbaijan. Yeah, I understand that there is the question in your brain which says: “Why exclusively Land of Fire? What is the point of people calling that country Land of Fire?”. Azerbaijan is called Land of Fire since the ancient times, because it was the holy place for the people who worshipped to...

Yürümlemek

YürümlemekYazar: M. Kağan DemirbaşEditör: Gizem KöroğluTasarımcı: ceren Engin I Kalp atışlarını biraz olsun dizginlemek ve kendine gelebilmek amacıyla nefeslenip yüzüne 2 avuç su serpti. Evet, şimdi her şey biraz daha bulanık. Gözleri çamur içindeydi sanki, her şey bulanık ve yapışık. Kaçmak istiyordu. Kaçmayı, bir süredir bulanımından kurtulmak için çare olarak görüyordu; sesleri görebilmek, gözleri duyabilmek, sözleri hissedebilmek için. Bulanımlar da karıştı görüyor musun? Binayı terk edip bir süre yürüdükten sonra, otobüs durağına doğru karşıdan karşıya geçerken direğin dibinde onu izleyen köpeği süzdü,...

Yazar: Gamze DinlerEditör: Gizem KöroğluGörsel Tasarım: Beyza Irmak Sonbaharın çiçekleri avuçlarında yetişirdi, Ve kulağımın arkasına iliştirirdin parmaklarını Bir papatya edasıyla. Bu şehirde, Kayıkların boyuna ters Uzun direkleri gülümsetirdi sanırım Ya da Erguvan dolu sokaklar da olabilir. Sıcak iklimin soğuk çimenlerinde Denize karşı uzanmışken  Uzakları düşünmek… Akşam vakti serseri sokaklarda Bilmediğim caddelerde yürümek… Öyle bir an ki Yazmaya niyetlenirken yazdıklarımı sildiğim… Öyle bir an ki Ağlamanın gülmekten daha kolay olduğu… Hayran kalıyorum  Ekim ayındaki haziran sıcağına. Yapraklar henüz düşmemiş, Kıyılar yosun kokusuyla kaplı… Böyle havalarda Şarap misali eskiyen o gün Daha bir tat bırakıyor damağımda. Birinde kaybolmak istiyorum, Onda yok olmak Nefes almak Ya da nefessiz kalmak. ...

50’liler Mimarlığı

50’liler MimarlığıYazar: Çağla KeleşEditör: Gizem KöroğluGörsel Tasarım: Şebnem Balım 50’li yılların hem Türkiye hem de dünya açısından çok kritik bir dönem olduğu söylenebilir. Şöyle ki; bu yıllar, 20. yüzyılın başlarından itibaren süre gelen modern mimarlığın tüm dünyada yayılıp üne kavuştuğu, aynı zamanda da bu popülerliğinin yavaş yavaş sönmeye başladığı dönemin başlangıç yıllarıdır. Modernizm ise, 1900’lü yıllarda başlayıp 60’lı yılların başına kadar kendini çok net bir şekilde sanatın her alanında hissettiren bir akımdır. Mimarlık açısından bakıldığında bir dönüm noktasıdır. Çünkü mimarlığın bugünkü...

Ay Işığı Sonatı

Ay Işığı SonatıYazar: Uğur yaşarEditör: Beyza ÖzFotoğraf: Saadet Atmaca Bir nisan gecesi, hava soğuk; tek duyulan baykuşların kanat çırpışı, ağustos böceklerinin şarkısı ve sık sık gece yürüyüşlerine çıkan o adamın ayak sesleri. Ağaçlardan dökülen pespembe çiçekler ışığımın yansıdığı denize sakince düşüyor, sandallar ağır ağır sallanıyor. Sanki tüm şehir o adamla beraber aynı duyguları, kafa karışıklığını yaşıyor. Tüm şehir tanıyor onu ve bahtsız geçen günlerini, döktüğü göz yaşlarını. Haykırıyor sessiz çığlıklarıyla yaşadıklarını. Acaba bugün ne yaşamıştı, neye üzülüyordu?  Her seferinde yaptığı gibi açtı daha...

Sorgu

SorguYazar: aslı AkbaşEditör: Beyza ÖzGörsel Tasarım: Saadet Atmaca Peki elleri tiyatroların Peki güzellemeler yazılmış uğruna Padişahlar, anlı şanlı kahramanlar Peki değiştirilmiş kitaplar Peki ben Uzanan geçmişe Bugünü uzatan, sulayıp sulayıp Ne emeklerle büyüten Ne olacak sakarlara Dizleri üstüne düşen karşısında Aşık güzellerin Peki diyarlara Unutulmuş, geride kalmış Kılı kırk yaran ustalara Peki bana Bırakıp doğal mucizelere ömrünü Uyuyan çimenler üzerinde Unutulmuş diyarlarda Peki sıkıcı evlere Sıkıcı duvarlara Arkasında ölmüş ruhların Kulak verilmemiş dileklerine Peki gezginlere Ya yiyen ya uyuyan Nice tembellere Ne olacak değişmemiş kurallara Sen sormazsan eğer Ben yazmazsam Ne olacak bu dünyaya ...